Meclis darbeleri araştırıyor

Darbeler olmuş ve bitmiş. Hayatta iki şey  “olmuş ve ölmüşe çare bulunmaz” derler. Şimdi 12 Eylül askeri darbesi olmuş. Üzerinden yıllar geçmiş. Maksat ve muhabbeti sadece gündemde “Darbe paronayası” yaratarak akıl karışıklığına yol açmak için basına malzeme olabilecek gündem yaratılıyor.

Mesela, 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar Başbakan 1. Yardımcılığına kimi getirmişti.

8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı getirmişti. Rahmetli Özal Demirel’in başbakanlık müsteşarı olarak görev yaparken ne hikmetse darbe olmuştu. Herkes içeriye alınırken Rahmetli Özal dışarıda bırakılmış ve Darbe hükümetinin Başbakan yardımcısı yapılmıştı. Belki müsteşar olarak siyaset arenasında kendine yer bulamayacakken bir anda bir basamak daha atlamış ve Darbe hükümetinin Başbakan yardımcısı yapılmıştı.

Sonrasında demokrasiye geçilen süreçte Rahmetli Özal kurduğu parti ile iki dönem üst üste seçimleri kazanarak ülkeye büyük hizmetlerin yanında birçok sıkıntılı süreci miras olarak bıraktıktan sonra Cumhurbaşkanlığına seçilmiş ve bazılarına göre şüpheli, bazılarına göre ise normal yollardan hayatını kaybetmişti.

Mesela darbeleri araştırma komisyonuna Rahmetli Celal Bayar’ın kızı ve torunu gelerek görüşlerini ifade ettiler. Peki, Özal ailesinden hiç kimsenin görüşüne başvurulmadı? Bu bir gereklilik değil mi?

12 Eylül darbesinin gerçekleştiği dönemde valilik yaparak sonrasında Anavatan, Refah ve bugün AK Parti sıralarında halen vekil olarak görev yapan önemli isimler var.

Mesela darbe döneminde Ankara ve İzmir Valilikleri yapan AKP Antalya Milletvekili ve eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 80 öncesi Maraş Valisi, 12 Eylül sonrası ise İçişleri Bakanı olan AKP İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu var.

Daha geçtiğimiz günlerde Özel yetkili mahkemeler tarafından sürdürülen dava sürecinde ifade veren Mehmet Eymür var. Nuri Gündeş gibi isimler acaba darbeleri araştırma komisyonu olarak TBMM ‘de kurulan 12 Eylül darbesi alt  komisyonuna giderek bilgi verecekler mi ? Veyahut komisyon bu isimleri çağırdı mı?

Yoksa bu isimler sürecin dışında mı? Hatta Mehmet Eymür’ün özellikle ifade veya tanıklık yaptığı Silivri’de görülen mahkeme sürecine bakarsanız ortada sanki bir anlaşma varmış gibi koşarak  bir şeyler anlatması ve doğruluğu bu süreç içerisinde tartışma götürmez mi?

Özellikle Anavatan partisi ile başlayan siyaset sürecinde yer alan isimlerin 12 Eylül’de görevde olmaları her ne kadar tesadüfse, 28 Şubat süreci ve sonrasında siyasette yer alan AK Parti içerisinde yer almaları bir hayat tesadüfü olabilir. Hatta 28 Şubat sürecini Refah Partisi milletvekilleri olarak yaşamış olmaları bile bir tesadüf diyelim.

O halde 12 Eylül 1980 darbesi kesin olarak siyaseten ihtilafları olsa dahi milli olan Demirel, Erbakan, Ecevit ve Türkeş’e karşı yapılmıştı. 28 Şubat darbesi aslında Merkez sağ’a yani Demirel’in partisi olarak bilinen Doğru Yol Partisini sıfırladı. Bu süreçten fayda ve çıkar sağlayan yeni bir siyasi parti doğdu. Ve halen iktidar. Merkez sağ seçmeni toplayarak  12 Eylül darbesi sonrasında iktidar olan Turgut Özal’ın Anavatan partisi bu süreçte Demirel’in yerine geçerek siyaset yaptı. Ta ki Demirel tekrar siyasete dönene kadar. Bugün için bitirilen merkez sağ’ın yerinde Ak parti oturuyor. Bu süreç içerisinde aynı seçmen kitlesi üzerinden iktidar oldu. Bundan sonra Demirel siyasete dönmeyeceğine göre bütün darbeler 28 Şubat krizi dâhil olmak üzere Merkez Sağ siyasi yapıya karşı yapılmıştır. Yani 1960 ‘la başlayan darbe süreci hep Merkez Sağ’ın kafasına vurup, önünden ekmeğini alanların siyasi süreçlerini ortaya çıkartmıştır. AK parti ağarlıklı meclis darbeleri araştırma komisyonu birde bunu araştırsa ortaya sizce ne çıkacak? Yarın devam edelim.

Hüseyin Hakkı KAHVECİ      17 Ekim 2012 Çarşamba ( Anayurt )