Hüseyin Hakkı Kahveci Parlamento Haber Köşe Yazıları

DİZBAĞI NİŞANLI AK ŞÖVALYELER

” RABITA UĞUR MUMCU`DAN SONRA”

İngiltere düşman olduğum bir devlet değil .  Şahsımı hedef  aldıklarını falan düşünmüyorum . Türk milletini hedef aldıklarına eminim .

Bugün Afrin operasyonumuz devam ederken devamlı surette ordumuzu desteklediğimi beyan ettim . AKP iktidarı ve Erdoğan politikalarını desteklemem mümkün değil . Bu hususta kati ve kesinim .

Yazım biraz uzun olacak . Ama doyurucu olacağına eminim .

TÜRKİYE içerisinde RABITA adını verdiğimiz dış mihrak tarafından oluşturulmuş örümcek ağı yapılanması var . Bu yapı halen ayakta .” RABITA UĞUR MUMCU`DAN SONRA “ kitabımda hepsini açıkladım .

Bugün ve son beş yılın temeli, sekteye uğrayan İngiliz planının devam etmesidir. Bugün tokmak onda veya bunda diye bakmayın .Rusya ,İngililerin taşeronluğunu yapmaktadır . Bu tarihi süreçlerde hep böyle olmuştur. Bundan sonra yine böyle olacaktır .

Olayı Osmanlı ve son dönemde padişahların İngiltere kraliçesi önünde aldıkları şövalye nişanıyla başlatmak gerekiyor . Çünkü ,Osmanlı son döneminde İngiltere kraliçesinin şövalyesi olmayı hazmetmişti. Hristiyanlığa hizmet yemini etmişti.Yoksa ! Vahdettin efendi İstanbul `u İngilizlerin korumasında ve bir İngiliz savaş gemisinde terk etmezdi.  2013 yılında yazmış olduğum köşe yazımda bunu aktarmıştım . Yazıyı bir kez daha aktarmamda fayda var .

”Sonucunu millet savaş meydanlarında ödedi.”

“ Legion d’honneur: O güne kadar hiçbir Osmanlı Sultanı, yabancı devlet nişanı kabul etmemişti. Ama Abdülmecid Han (?) kabul etti” “Nişan’ı, Fransa İmparatoru adına, Fransa Elçisi taktı.” Törenin ihtişamı konuşuldu günlerce” “Nişan”ı takan İngiltere Elçilik Piskoposu Abdülmecid’e şöyle der: ”Siz bundan sonra, İsa yolunda çalışacak, onun için her türlü özveriyi yapacak bir şövalyesiniz.” İslam halifesinin HAÇLI ŞÖVALYE unvanı almış olması bir artı olabilir miydi? Sonucunu millet savaş meydanlarında ödedi.

Abdülmecid’e İkinci ödül İngiltere”den geldi. “Diz Bağı” Nişanı” Garter Haçlı Şövalyeleri’ne takılan; yani Hıristiyanlık uğrunda savaşanlara”. Osmanlı Sultanı ve İslam aleminin Halifesi, artık bir Garter Haçlı Şövalyesi”dir. Padişahlık arması “Windsor Şatosu”ndaki St. George Kilisesi”nin duvarına asılır.

Tarih: 21 Haziran 1867:Osmanlı tahtında oturan Abdülaziz yanına, tahtın müstakbel varisleri V. Murat ve II. Abdülhamit’i alarak Avrupa gezisine çıkar. Bu geziden on gün önce, yabancılara toprak satışı yasasını çıkarmıştır. Kardeşinin (Abdülmecid) yolunda ilerlemenin huzuru içindedir. Ne tesadüf ki 2011 Haziran seçimlerinden sonra YABANCILARA TOPRAK SATIŞINI açan yasa AKP gurubu tarafından onaylanmış ve Bakan Bayraktar, toprak satışından 120 Milyar dolar gelir beklediklerini açıklamıştı. İlginçtir ki MÜTEKABİLİYET yani KARŞILIKLILIK ilkesi kaldırılarak bu kanun çıkartılmıştı. Aynı şekilde 2B yasası adı atında köylülerin dededen kalma arazilerine el konuldu. Arazisini alacak parası olmayan köylünün arazisini yabancılar almaya başladı.

Tarih: 21 Haziran 1867: Fransa’yı kıskanan İngiltere karşılıkta gecikmez. Bizzat “İngiltere Kraliçesi Viktorya”dan ödül haberi gelir.” Bildik bir ödül: “Diz Bağı” Nişanı” Hani, şu “Ulu Haç” için savaşanlara verilen “Nişan” Knight Grand Cross of the Order of the Bath.

Tarih: 21 Haziran 1867: ”Nişan” Windsor Kalesi St. George Kilisesi”nde başrahibinin huzurunda törenle verilmektedir. Ancak, İslam dünyasının halifesi için bu kural bozulur.” “Özel bir hassasiyet gösteren Majesteleri”, bir İngiliz savaş gemisinde (Saint aziz) elleri ile takar”.Nişan’ı”Abdülaziz” efendiye. Artık İslam halifesi de artık bir Garter Şövalyesi”dir.

Tesadüfler hep tarihi tekerrür ettiriyor. Ne tesadüf İngiliz Amiral gemisi İstanbul’a gelerek Dolmabahçe önünde demirlemişti. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan beraberce basının görüntüleyemediği bir ortamda hesapta AKŞAM YEMEĞİ yemişlerdi. İngiliz Kraliçesinin huzurunda. Ne verdiler? Ne aldılar? Kimse bilmiyor. Biz öyle diyelim.

”Sn. Gül’e” “Özel bir hassasiyet gösteriyor majesteleri””

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e İngiltere Kraliçesi tarafından takdim edilen nişan sonrasında yanaşma basının manşetleri olan gazetelerde manşetler şöyle: “Büyük Şövalye Nişanı”nın haçsız olanı takılıyor Sn. Gül’e” “Özel bir hassasiyet gösteriyor majesteleri”

İlk manşette beyinlilere, ikincisinde ise beyinsizlere mesaj veriyor.” Beyni hasar yemiş kalemler böyle yazmıştı. Ne var ki bunda! Altı üstü bir madalya, onu alınca kimliğimiz mi değişecek! Diyenlerin yüzleri Allah’ın huzuruna döndüklerinde utanmıyorlar mı?

Bir iğne dahi verilse, eğer o ülke İngiltere ise çok şey değişebilir.200 yıldır Osmanlı ve Türkiye siyasetinde etkin rol oynayan, ülkemizi; savaşa sürükleyen, işgal eden, sömüren ve hükümetlerimizden anahtarlık yapan, kokuşmuş çoraplarını başımıza takke diye geçiren İngiltere”den bahsedilince binlerce kez düşünmeliyiz.

Üzerinde Güneş (Haç) Batmayan İmparatorluk. Türk Halkının Başı, İngiltere tarafından “Diz Bağı Nişanı” ile ödüllendiriliyor ise bu, çok yakında ülkemizden bazı parçaların kopacağının işareti.

Ne demişti Sayın Gül “GÜROYMAK’IN ESKİ ADI NORŞİN“. Çözülme destekçileri ne demişti? Tarihi isimler yani eski isimler yeniden kullanılacak.

Mesela İSTANBUL – KONSTANTİNOPOLE, ANTALYA – ATTALEİA, ANKARA –ANCYRA gibi beğenilerinize demek düşer. Uyan, ey Türk Halkı! İngiltere”de “Diz Bağı” denilen bu “Nişan”, Türkiye’de “Göz Bağı”na dönüşüyor. Benden selam olsun başını bağlarken gözlerini bağlayanlara; Olsun Allah biliyor ya…” diye bitirmişim 2013 yılında yazmış olduğum köşe yazımı .

”Bugün Davutoğlu  boynunda Wilson madalyasıyla gezmektedir.”

Bugünler yine beni haklı çıkardı . Haklılık demek ! Doğru stratejiyi planlayıp sonucu yakalamak .

Bugün Davutoğlu  boynunda Wilson madalyasıyla gezmektedir. Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Erdoğan ise hala Yahudi Cesaret madalyası sahibidir. Dedelerim dedikleri ve İngiliz planıyla yönettikleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti  İngiliz şövalyelerinin torunları tarafından yönetiliyor . Bu çok açık .Çünkü bahsi geçen Osmanlı padişahları için dedem diyorlar.

Kısaca Suzan Sabancı Dinçer vasıtasıyla Cheatham House ödülünü (Şövalye unvanını)  alan Abdullah Gül bu sürecin ana omurgasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Mustafa Kemal Atatürk benzeri bir olayla karşılaşmıştır. İngilizler yenildikleri Atatürk`ün etrafını kuşatmak için olmadık yolları denemişlerdir. Mesela bunlardan bir tanesi bizzat İnönü tarafından yapılmaya çalışılmış . Çünkü o günlerde basında çıkacak olan haberler muhakkak İnönü yönetiminin elinden geçiyordu . Olay şöyledir.

“1932 yılının ağustos ayında çok sakin geçen bir Çankaya sofrasında Atatürk okuduğu  gazetede İngiliz gazetesine dayandırılan bir haberde “ İngiltere hükümeti Atatürk’e Dizbağı Nişanı verecekmiş’ şeklinde geçen bir haberi İnönü’ye gösterir. Aslında böyle bir teklif yoktur. İnönü haberin hemen tekzip edilmesi gerektiğini Atatürk’e söyler. Atatürk ise tekzip edilsin fakat tekzip metnine “Zaten İspanya kralından arta kalan böyle bir nişan Türk Reisicumhuru’na verilemez. Verilecek olsa bile Türkiye Reisicumhuru o nişanı kabul etmez”. diye bir cümle eklenmesini ister. “ Olay budur . İnönü burada tuzağa düşmüştür. Sonra zevahiri kurtarmak için “Tekzip edelim” demiştir. Benim anladığım bu !

”Saklanan gerçek”

Zaman değişti . İngilizlerin stratejisi tabii olarak değişti . Artık ellerinde cemmatler denilen büyük bir yapı vardı . Ve bu yapıyı RABITA örgütü eliyle perdelemeyi başardılar.

Muhafazakar siyaset adı altında işleri bittiğinde parşömen kağıdı gibi kullanıp attıkları Erbakan boşuna  siyaset cephesine sokulmamıştı. Tüm darbelerden burnu dahi kanamadan çıkmış olan bu yapılar günler geldiğinde uyandırıldılar . Biz yıllarca Amerikan emperyalizmi reklamlarını izlerken ,perde gerisinde İngiliz siyaseteini çözemedik. Saklanan gerçek hep bu oldu .

Türkiye Cumhuriyeti ve yöneticileri Osmanlı döneminden kalma bu alışkanlıklardan kurtulmalı. Dedem diyerek sahip çıktıkları kişilerin ŞÖVALYE ünvanıyla hizmetkar olduklarını görmeli .

Bugün Kraliçe tarafından Şövalye ünvanı almış olan 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğuna göre , Gül sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ise ,gerisini  varın siz anlayın vaziyeti .

Şu durumda Afrin harekatı ile biraz örtüştürdüğümüz zaman , manidar zamanlamasıyla İngiliz Lordlar Kamerası ve üyelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabülü çok tartışılır.

Bu topraklar her zaman Atatürk sonrası yiğitler çıkartır. Bundan sonrasını onlar düşünsün .

Sevgiyle kalın

Hüseyin Hakkı Kahveci

Parlamentohaber/Korku yok!

Hakkında Hüseyin Hakkı Kahveci

Hüseyin Hakkı Kahveci Gazeteci, Yazar, Stratejist, Siyaset ve Terör Uzmanı olarak Free Lance yani bağımsız gazetecilik alanında faaliyet göstermektedir. 19 Kasım 1972 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiştir. İlk – Orta ve Lise eğitimini Ankara'da tamamlamış olup 1991 yılında Devlet Bursu ile yurt dışında burslu Tıp eğitimi almıştır. Sonrasında CSU – USA'de İşletme üzerine Üniversite eğitimi sonrasında MD; Master düzeyinde Uluslararası İlişkiler ve Management eğitimi almıştır.

OKUDUNUZ MU?

Hüseyin Hakkı Kahveci Parlamento Haber Köşe Yazıları

Atatürk’ün Bestelettiği İlk Türk Operası Özsoy’daki Önemli Mesajlar

Ulu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat yazdığı satırları içeren Özsoy operasını bilir misiniz? Özsoy …