Hüseyin Hakkı Kahveci Parlamento Haber Köşe Yazıları

“AKILLI GÜÇ”

TANRI’NIN  YÜRÜDÜĞÜ  TOPRAKLAR –  3` ün devamı…                    

New York Times’tan Roger Cohen, Australian’dan Geoff Elliot gibi birçok yorumcu “Demek şimdi yeni şey bu” diyerek “AKILLI GÜÇ”ü tiye aldılar.

ABD Harp Akademisi’nden Prof. James Kurth 11 Eylül 2001’den birkaç ay önce “National Interest” dergisinde yazmıştı. ABD’nin 1990’lardaki dış politikası, dünyanın diğer ülkelerine “KÜRESELLEŞME” olarak sunulmuştu.

11 Eylül 2001’den sonra dış politika “TERÖRİZME KARŞI SAVAŞ/ÖNLEYİCİ VURUŞ” metaforuna dönüştü. Çok fazla tepki görünce “hürriyet getirme”, “demokratikleştirme” ve sonunda “Türk-İslam coğrafyasında yeni harita düzenlemesini hedef alan BOP telaffuz edilmeye başlandı.

Bu tür liderlik Amerika’nın, “Yeni Kudüs”ün en tabi hakkıydı. Amerika’nın “belirlenmiş kaderi” yani “manifest destiny”. Kilise babalarının şöyle bir sözü var: “Kötü zamanlar Tanrı ve kilise için iyidir”.

Obama liderliğindeki Demokrat Parti yönetiminin “akıllı güç” modeli de “manifest destiny” temeline dayanıyor. Sadece kullanılan yöntemlerde, kullanılan enstrümanlarda öncelik farklılığı var. Biraz da 14 Eylül 2008’den beri gittikçe derinleşen mali/ekonomik krizin sebep olduğu “ÇARESİZLİK”.

Ancak çaresizlerin elinde yeryüzünün en yıkıcı silahları var. Ve silahlanmaya akıl almaz paralar harcıyorlar. 2008 mali yılında ABD’nin askeriyeye yapması gereken , öngörülen harcama Amerika’dan sonra en fazla harcama yapan 42 ülkenin harcamalarının toplamından fazla olacaktır. Bu devasa harcama dünyadaki toplam askeri harcamanın % 47’sine denk gelmektedir. “Milli Güvenlik Harcamaları”, Silah Kontrol ve Çoğalmasını Önleme Merkezi, (16 Ekim 2007) Bu siyasi ve askeri gücü kontrol eden Yeni Dünya Düzeni Tarikatı “Tanrı adına konuştuğunu” iddia ediyor.

Elbette “Tanrı adına konuşanlarla” pazarlık edemezsiniz.… George Washington ilk başkanlık töreninde, Amerika’nın her adımının “Tanrısal bir amacın nişanıyla taçlandırılmış” olduğunu söylemiştir. (New York City, 30 Nisan 1789)

Dr. George Friedman’ın “Gelecek 100 Yıl: 21. Yüzyıl İçin Öngörüler” kitabına biraz daha yakından bakalım.

Friedman “kehanetlerini” jeo-politik ve din üzerinden yapıyor ve ona göre çarklar geriye doğru dönecek. Friedman’ın kurguladığı senaryo adeta 17. yüzyıl haritasını yeniden çiziyor. O dönemde Osmanlı Türkiye’si ve Polonya Doğu Avrupa’ya hâkimdi ve Rusya sadece Asya devletiydi.

Friedman’ın kehanetlerine göre Rusya 2010-2020 arasında sınırlarını güneye doğru genişletecek ve Gürcistan’ı yutacak, Ermenistan’la ilişkisini sıkılaştıracaktır.

Rusya’nın Kafkaslar’da ilerlemesi Türkiye’yi olduğu kadar ABD’yi de rahatsız eder. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Macaristan Rusların Kafkas-Avrasya hâkimiyetinden çok rahatsız olurlar ve Rusya’ya karşı ABD ile her türlü anlaşmayı yaparlar… Soğuk Savaş dönemi gibi ABD ve Rusya arasında yeni bir sınır çizilir. Fakat bu sınır artık Berlin’de değil Karpat Dağları’ndadır. Ancak Rus ekonomisi ve ordusu giderek zayıflayacak ve Rusya 1917 ve 1991’de olduğu gibi 2020’de yeniden çökecektir.

“Asya Kaplanları”nın en büyüğü Çin aslında kâğıttan kaplan. Ekonomik büyümesi uzun vadede kârlı değil. Çin 2010’dan itibaren ekonomik krize girecek ve merkezi devletin gücü zayıflayacak, bölgeler arasında çok sert rekabet ve geleneksel yabancı düşmanlığı başlayacak.

Çin 2020’de 1920-1930’larda yaşadığı kaosa yeniden yuvarlanacak ve bundan Japonya faydalanacak.

Japonya, Çin ve Rusya’nın doğu sınırlarına göz dikecek. Japonya enerji kaynağı sıkıntısı çekeceği için Rusya’nın yer altı kaynaklara ihtiyaç duyacaktır.

Türkiye ise, Kafkasya’dan kuzeye doğru ilerlemeyi tasarlamaktadır. Bu arada Polonya da şahlanarak Rusya’ya doğru ilerlemeyi planlamakta ve böylelikle 17. yüzyıldaki eski sınırlarına ulaşarak Rus tehdidini ortadan kaldırmak istemektedir.

Polonya, Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerini de peşine takmıştır… Avrupa’daki Almanya-Fransa üstünlüğü yerini Polonya liderliğindeki Doğu Avrupa ülkelerinin üstünlüğüne bırakır. NATO pratik olarak bitmiştir.

Gerçekte sadece uyumaktadır. Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere harekete geçme kararı alsın. Avrupa tartışmasız dünya üzerinde en büyük askeri ve ekonomik güç olur.

Türkiye bugün dünyanın 17. ekonomisi iken 2020’de ilk on içinde yer alacak. Rusya’nın çökmesiyle Türkiye Avrasya ve Arap dünyasının en güçlü aktörü haline gelecek. Arap yarımadası sadece petrole dayalı ekonomileri yüzünden krize girecek. Yunanistan Balkanlar’da yaşanan kaos yüzünden gittikçe zayıflayacak.

Ve yaklaşan ikinci on dokuz süreci

Türkiye 2020’den itibaren Kafkasya’nın kuzeyinde Don ve Volga ırmaklarının arasındaki vadide, Orta Asya’da tam hâkimiyet kurmuştur. Türkiye Karadeniz ve Akdeniz’i tam olarak kontrol etmek istemektedir. Bunun için Balkanları da kontrol altına almak ister. Türkiye ile ABD müttefiki Romanya ve Macaristan bu sebepten Ukrayna’da çatışır.

Iraklı Kürtler tam “kendi devletimizi kurmanın tam zamanı” derken Türkiye Irak ve Suriye’yi kontrol altına alır ve Arap yarımadasına kadar iner. Mısır’da iç savaş çıkmıştır ve Türkiye buraya da barış gücü göndererek Süveyş Kanalı’nı kontrol altına alır. Türkiye artık Kuzey Afrika’ya doğru yayılacaktır.

Ortadoğu’da sadece İran ve İsrail Türkiye’nin hâkimiyetine girmemiştir. İsrail Türkiye’ye karşı direnir ama dört taraftan Türkiye çevrelemiş durumdadır. Körfeze hâkim olan Türkiye İran’ı da köşeye sıkıştırmıştır.

Türkiye Ortadoğu’daki ekonomik ve askeri hâkimiyetini “halifelik” üzerinden İslami hâkimiyetle pekiştirir. Başkenti de Ankara’dan İstanbul’a taşır. Böylelikle “Yeni Osmanlı” olarak Müslüman ülkeler nezdinde meşrulaşır.

Buraya kadar Erdoğan ve AKP planı güzel oynuyor. Özellikle ,  HALİFELİK mavalı üzerinden İngiliz İslamcılığını ya da saltanatı elinde tutan İngiliz kraliçesi adına iyi oynuyor. Aslında oynatılıyor .

ABD bütün bu olup bitenlerden hiç hoşlanmamıştır. Türkiye’ye karşı Arap milliyetçiliğini körükler. Balkanlar’da anti-Türk hava baş görse de tam bir Avrasya ve Ortadoğu İmparatorluğu’na dönüşen Türkiye için bunlar küçük meselelerdir. (Ünlü Bulgar kahin Baba Vanga’ya göre Müslüman bir devlet 2043’de Avrupa’nın hakimi olacak… İlginç benzerlikler değil mi?)

Devam edecek…

Son kitabım MÜHÜRLÜ VAGON çıktı.

Mühürlü Vagon - Hüseyin Hakkı Kahveci

Bir ricam var.

  • RABITA UĞUR MUMCU`DAN SONRA
  • ATATÜRK `ÜN YASAKLANAN KİTABI
  • ATATÜRK VE CUMHURİYETE KUŞATMA – YAHUDA
  • MÜHÜRLÜ VAGON
  • Kitaplarını okuyunuz. Kitaplara Dost kitabevi , Kitapsan kitap mağazaları, İnkıâp, Remzi, Kırmızı kedi, D&R kitap mağazalarından rahatlıkla ulaşabilirisiniz. Yine internet üzerinden www.kitapyurdu.com, www.dogukitabevi.com, www.sozcukitabevi.com, www.dr.com.tr  ve google üzerinden arama yaptığınız takdirde birçok fiyat seçeneği ile adresinize teslim olarak ulaşabiliyorsunuz . Şimdiden iyi okumalar.

Sevgi ve saygıyla!

Atabey H.Hakkı Kahveci

Hakkında Hüseyin Hakkı Kahveci

Hüseyin Hakkı Kahveci Gazeteci, Yazar, Stratejist, Siyaset ve Terör Uzmanı olarak Free Lance yani bağımsız gazetecilik alanında faaliyet göstermektedir. 19 Kasım 1972 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiştir. İlk – Orta ve Lise eğitimini Ankara'da tamamlamış olup 1991 yılında Devlet Bursu ile yurt dışında burslu Tıp eğitimi almıştır. Sonrasında CSU – USA'de İşletme üzerine Üniversite eğitimi sonrasında MD; Master düzeyinde Uluslararası İlişkiler ve Management eğitimi almıştır.

OKUDUNUZ MU?

Hüseyin Hakkı Kahveci Parlamento Haber Köşe Yazıları

Atatürk’ün Bestelettiği İlk Türk Operası Özsoy’daki Önemli Mesajlar

Ulu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat yazdığı satırları içeren Özsoy operasını bilir misiniz? Özsoy …